5 Şubat 2018 Pazartesi

ALGILARI YÖNETMEK

Gerçeğin ne olduğu önemli değildir. Önemli olan nasıl algılandığıdır. (Henry Kissinger)


Algı basit bir ifadeyle dış dünyadan gelen uyarıların, zihinde yorumlanması, bir bütün haline getirilmesi kısaca anlamlandırılmasıdır. Algılarımız aynı zamanda ne gördüğümüzü, neye inandığımızı, nasıl davrandığımızı bize gösteren güçlü bir yapıya da sahiptir. Algı yönetimi ise genel bir ifadeyle karşı tarafı etkin bir şekilde etkilemeye çalışmaktır. 

Eğer insanların ya da toplumların tutum ve davranışlarını değiştirmek istiyorsak öncelikle onların algılarını değiştirmemiz gerekir. Bunu yapmadan öncede kendimize şu soruyu sormalıyız “Algı nasıl değişir?”.

Algı yönetimiyle uzun yıllar ilgilenmiş bir kurum olan CIA’e göre, algılama 2 süreçten oluşur. Birinci süreçte, dünyaya ait uyarıcılar duyu organları ile alınır, ikinci kısımda ise duyu organlarından gelen bilgiler analiz ve organize edilerek tutarlı bir resme dönüştürülür. Bundan dolayı, dünyayı yanlış algılamak için, ya yanlış bilgiler doğru sürece sokulur veya doğru bilgiler yanlış sürece sokulur. Böylece algılar yönlendirilmiş olur.

Algı yönetimi kavramı yazılı kaynaklar açısından ilk defa Çinli komutan Sun-Tzu’nun  “Savaş Sanatı” adlı eserinde yerini almıştır. Günümüze yakın zamanlarda ise ABD hükümetinin bu konuda yatırım, çalışma ve uygulamaları olmuştur. Fakat günümüzde sadece devletler bazında değil şirketler ve diğer kuruluşlar olarakta algı yönetimine başvurulmaktadır.

Algı yönetiminin başlangıcına bakacak olursak insanın varlığına kadar uzandığını varsayabiliriz. Çünkü hepimizde içgüdüsel olarak bazı arzu, istek ve hırslar mevcut. Ve bazen bunlara ulaşmak için saf gerçek yeterli olmayabiliyor. Ve bu durumda gerçeği değiştiremediğimiz için algıları değiştirme yoluna başvuruyoruz. 

Mesela bir iş görüşmesine giderken kendimizi düşünelim. Normalde sokağa çıkarken giyindiğiniz gibi mi gidersiniz yoksa giyiminize daha fazla özen mi gösterirsiniz? Giydiği kıyafetler içinde hiç rahat edemeyen siz gerçek siz misiniz yoksa karşınızdaki kişinin algılarını yönlendirmeye mi çalışıyorsunuz? Aslında onun sizi tertipli ve düzenli, işini iyi yapacak biri olarak algılaması için belli bir kıyafet seçimine başvurdunuz.
  
Dıştan bakıldığında politik bir kavram gibi duran algı yönetimi aslında bizimde zaman zaman birbirimiz üzerinde uyguladığımız bir yöntem. Bunu poker oyunuyla biraz daha açmak istiyorum. Poker oyununda kasıtlı olarak karşıdaki kişinin elimiz hakkındaki algısını değiştirmeye onu istediğimiz doğrultuda düşündürtmeye çalışırız. Mesela iyi bir elimiz varsa genellikle bahsi kasıtlı olarak arttırır ama bir yandan elimizden emin değilmiş imajı yaratmaya çalışırız. Peki buna karşılık eli kötü olan biri ne yapar? O da elini iyi göstererek karşıdakini bıraktırmak için bahsi hızlı arttırır “gel de gör” gibi bir imaj takınır. Hızlı hareketlerde bulunur. Bunların hepsi elinin kötü olmasından dolayı hissettiği kaygıyı saklamak için oluşturulmuş abartılı algı yönetimleridir. 

Son olarak algı yönetimleriyle ilgili bazı araştırma verilerinden bahsedeceğim.

-Başarılı bir algı yönetiminde öncelikle hedef kitlenin tutum ve davranışlarının değiştirilmesi için yapılan ikna faaliyetlerinin farkında olmaması gerekir. Çünkü insanlar ikna edilmeye çalışıldıklarını düşündükleri zaman, daha çok karşı argümanlar geliştirerek hali hazır da ki düşündüklerine ve sahip oldukları tutum ve davranışlara daha da sıkı sarılırlar. Buradan yola çıkarak algı yönetimine karşı en etkili silahlardan birinin insanları bu konuda ikaz etmek olduğu sonucuna varılabilir.

-Toplumun kültür yapısı iknanın yapısını da değiştirmektedir. Amerika gibi bireyselci toplumlarda “onun kendine ait stili var”, “liderler arasındaki lider” gibi başlıklar daha etkili olurken, Kollektif bir toplumda ise “İnsanları birleştirmek için bir yolumuz var gibi başlıklar daha çok etkili olmaktadır.

-Mesajın niceliksel özelliği o konuda uzman olmayanları olanlara oranla daha fazla etkiler.

-Grup içi mesajlar grup dışı mesajlara göre çok daha inandırıcı ve ikna edicidir.

-Bir çok kaynaktan gelen aynı içerikli mesajlar, tek kaynaktan gelen mesaja göre daha inandırıcı ve güvenilirdir. Bir çok insanın aynı şeyi söylemesi, tek bir kişinin aynı konuyu söylemesinden daha çok ikna edicidir.


KAYNAKÇA

Bakan, İ.& Kefe, İ. (2012). Kurumsal Açıdan Algı ve Algı Yönetimi. 2(1)

Lieberman, D.J. (2007). Aklındakini Okuyabilirim. Selim Yeniçeri(Çev.). İstanbul: Koridor Yayıncılık.

Özarslan, M.Z.(2014). Kitleleri Harekete Geçirme Aracı Olarak Sosyal Algı Yönetimi. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar arası İlişkiler Anabilim Dalı, İstanbul.




Psikolojik Danışman
Muhammet Kazancı

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder