22 Ocak 2018 Pazartesi

Dünyayı Gören Pencerelerimiz: Algılarımız


Her insan kendi görüş alanının sınırlarını, dünyanın sınırları olarak algılar.



Algı duyu organları vasıtasıyla alınan uyarıcıların tutarlı, anlamlı bir bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesiyle, analiziyle, yorumuyla ve senteziyle ilişkili süreçlerin tamamı olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle algı, dünyayı anlamlandırma çabasıdır. Algılarımız gerçeğin kendisi olabileceği gibi gerçekten tamamen farklıda olabilir. Algılarımızın gerçek olduğunu düşünürüz çünkü algılarımızın gerçekliğine inanırız. 


Şimdi algımızın keskinliğini biraz test edelim. Yandaki resme iyice bakın. Sizce ortada bulunan dairelerden hangisi daha büyüktür?

Eğer sağdaki daire dediyseniz daha dikkatli bakmak isteyebilirsiniz. Çünkü her iki daire de aynı büyüklükte. Bu resim sizin algınızı kasıtlı olarak yanıltmak için hazırlandı. Etrafında bulunan daireler bizim algımızı etkileyerek birini daha büyük birini daha küçük algılamamıza neden oluyor. 
Eğer ikisinin eşit olduğunu fark ettiyseniz bunun nedeni ya daha önce benzer bir resimle karşılaşmanız ya da benim sizin algınızı deneyeceğimi söylediğim için normalden daha eleştirici bir şekilde bakmanız olabilir.

Fakat günlük hayatta algılarımız çok hızlı gerçekleşir ve bilinçlide olsak yeterince üzerinde düşünecek vaktimiz ya da yeterli verimiz olmayabilir. Bu durumda gördüklerimizin ya da algıladıklarımızın tamamen gerçek olduğunu söyleyebilir miyiz?

İllüzyon ve halüsinasyon olguları da algının yanlış olmasından kaynaklanmaktadır. İllüzyonda kişi, var olan bir nesneyi farklı algılamakta, Halüsinasyonda ise olmayan bir şeyi varmış gibi algılamaktadır.

Algı süreçlerini ise dikkat ve örgütleme olarak ikiye ayırabiliriz. İlk aşama olan dikkatte, duyu organlarının yakalamış olduğu birçok veriden seçimlerimizi etkileyen iç ve dış süreçlerin etkisiyle bazılarını algılarız. Yani duyu organlarının yakaladığı her bilgiyi biz algılamayız beynimiz bize uygun olanlarını seçer ve algılar.

Algımızı etkileyen dış faktörler; uyarıcının değişkenliği, uyarıcının büyüklüğü,uyarıcının şiddeti. İç faktörler ise; kişinin beklentileri, ilgileri, gereksinimleri ve inanç sistemidir.



Şimdi kısaca kişiyi yanlış algılamaya iten sebeplere bakalım;


1) Duygusal Yeğleme: Kişi beğendiği nesne, olay ve kişileri, net olmayan durumlar ve şartlarda dahi olumlu algılamaktadır.


2) Kümelendirme: Kişi çevresindeki olay ve kişileri kategorize edip kendisini birine yakın gördüğünde, diğerini olumsuzlaştırma eğilimindedir.

3) Ketleme: Kişi hoşlanmadığı durumları, görmeme, duymama, farkına varmama eğilimindedir.

4) Yaşantıyı karıştırma: Kişi geçmişteki algılarını yenileriyle değiştirebilmektedir.

5) Alışkanlık: Sürekli olan olayların ve kişilerin içeriği ve davranışları değişse bile, kişi alışkanlık etkisiyle değişen durumu kendisini yenilemeden ve düşünmeden algılayabilmektedir.

6) Ortamın etkisi: Aynı uyarıcı ve iletiler, ortama göre farklı algılanabilmektedir.

Psikolojik Danışman
Muhammet KAZANCI


KAYNAKÇA

Özarslan, M.Z. (2014). Kitleleri Harekete Geçirme Aracı Olarak Sosyal Algı Yönetimi. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı. İstanbul.

Tutar, H. (2013). Davranış Bilimleri. Ankara:Seçkin yayıncılık.