16 Temmuz 2016 Cumartesi

Varoluşsal Düşünceler 2



-Bir şiirle başlamaya ne dersiniz?

Bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
Sizi aldatmasın.
Binlerce maskem var.
Çıkarmaya korktuğum.
Ve, hiç biri ben değilim...
Olmadığımı göstermek
İkinci doğam oldu.
'kendinden emin biri' dersiniz,
sanki güllük gülistanlık
benim için her şey...
adım güven belirtir.
Ve,
Oyunumun adı
Ağırbaşlılıktır.
İçimde ve dışımda denizler sakin,
Her şeyin kumandanı ben...
Fakat, inanmayın bana,
Lütfen!..
Her şey dışta düzgün ve cilalı,
Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske!..
Altta ne güven, ne de rahatlık...
Altta,
Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gerçek ben!..
Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla
Kimsenin bilmesini istemem
Zayıf taraflarımı düşündükçe,
Titrer ve sararırım...
Ve başkaları görürse iç dünyamı...
Gerçek beni ve yalnızlığımı!
İşte, maskelerimi onun için takarım...
Onun için, arkalarına saklanacak maskelerim var.
Onlar, gösterişle kullanabileceğim
Parlatılmış yüzlerim.
Bana,
'sen değerlisin' diyecek,
'maskesizken daha bir insansın daha bir bendensin daha yakın, daha bir dostsun diyecek bir bakışa
muhtacım...
benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır!..
uyarırım seni dost!..
uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben,
sana kendini kolayca açmayacaktır...
bütün gücümle tutunacağım maskelerime
ne kadar sokulursan yakınıma
o denli şiddetli geri iteceğim seni...
kim olduğumu merak ediyor musun?
Hiç merak etme...
Ben çevrendeki
Her erkek ve kadınım...
Maske takan her insanım.


Doğan CÜCELOĞLU


-“Karar verme süreci yaşamın özünü oluşturur. Bireye bahşedilmiş yaşam aslında bir kararlar zinciridir.” Düşünüyorum da aldığım her kararla birlikte diğer seçimlerinde varoluş ihtimallerini yok ediyorum. Acaba hayatımızdaki küçücük bir karar değişimi nelere yol açabilirdi? Paralel bir evrende farklı karar ve seçimlerle belki ben bir yazar, bir işsiz ya da bir suçlu bile olabilirdim. Belki de hiç var olmaya bilirdim. Bu dünyada farklı döndüğüm bir kavşak sayesinde hala hayattayım belki de. Hayatta ki seçimlerimiz bu kadar önemliyken çoğu zaman seçimlerimizi düşünmeden yapıyoruz. O anda fark edemiyoruz çünkü tam anlamıyla o anda yaşamayı başaramıyoruz. Ya geçmiş anılarımızda boğuluyoruz ya da gelecek telaşıyla batıyoruz…


-Ne kadar yaşlı olursak olalım şu an kalan hayatımızda olabileceğimiz en genç halimizdeyiz. Bir daha bu kadar genç olamayacağız. Belki daha iyi belki daha kötü bir gelecek var önümüzde. Ve “şu an”da bizim hayatımıza açılan bir yolculuk… Yarın bizim geri kalan hayatımızın ilk günü. Gelecek muamma belki biraz umut, geçmiş ise varlığımızın silinen izleri.




-“Yaşamda belirsizlik ve olasılık olmasaydı… Yaşam planlanan her şeyi garantileseydi… Örneğin mesleki bir geleceğin düşlenen her şey doğrultusunda oluşacağı açık seçik bir şekilde bilinebilseydi… O zaman peşine düşülecek hayaller kurmaya gerek kalmazdı. Dolayısıyla “hayal kırıklığı” olarak tarif edilecek bir yaşantı olmazdı. Yaşam gelecekle ilgili her şeyin tercihlere paralel olarak gerçekleşeceğini garanti etseydi, o zaman üzüntü, engellenmişlik ve mutsuzluk gibi duygularda yaşanmayacaktı. Geriye mutluluk kalır ve yaşanabilir miydi acaba?”  (Var Olmak Cesaret İster Kitabından)


-Şimdi sizinle küçük bir zihin alıştırması yapalım  mı ne dersiniz?  Öncelikle düşünün ki sihirli bir olay oldu ve bir gün uykudan kalktığınızda hayatınızda sizi sıkan sorunlar ortadan kayboldu. Hayatınızın değiştiğini fark etmenizi sağlayan farklılık ne olurdu? (Aklınıza zengin olmak, ev ve araba sahibi olmak gibi şeyler geliyorsa biraz daha zihninizi zorlamanızı istiyorum. Sizden daha yaratıcı değişiklikler bekliyorum).




 
- A. KADİR ÖZER'in şiiriyle bu yazıyı bitiriyorum bir daha ki yazılarda görüşmek üzere...

Parmakları uzatmışız başkalarına,
Tercihlerimizi çevirmişiz “doğrulara”,
Ayırıyoruz insanları sınıflara.
Mutsuzsam, sen yaptın.
Farklı düşünüyorsan “yanlışsın”.
Hemen anlarım nasıl bir insansın.
Sorabilelim kendimize:
“Olay mıdır beni,
ben miyimdir olayı karartan?”
Düşünmek benim insan gerçeğimse,
Parmak niye çevrilsin çevreye
Bakacakken kendi bahçeme...
Sorabilelim kendimize:
“Olay mıdır yanlış olan,
ben miyimdir  ‘yanlışlayan?’
Farklı düşünmek bir insan gerçeği ise,
Neden ille dönsün dünya
Benim eksenimde...
Sorabilelim kendimize:
“Yapanın  mı, yapılanın mı
rengidir gördüğüm?”
Renk renk davranmaksa insan gerçeği,
Neden olsun kişiliğin rengi,
Varken yapılanın değeri.

---Başkalarıysa beni değiştiren,
Yaşıyorum emaneten...
İpoteklenmiş bir yaşamda
Her şey çevrenin insafında.
Bu denli mahkûm muyum onlara?
Bir terslik var bu inancımda...
Benim insan gerçeğim,
Yatmıyor mu bahçemdeki yorumlarda?


2 yorum:

  1. Aslında beni hayatımda pek sıkan olaylar yok. Özellikle son yıllarda, yaşadıklarımın benim kurgularımın yansıması olduğunu farkettim, ve kurgulamayı bıraktım. Sadece ülkede yaşananlardann ötürü meslek icabı çok stresli süreçler yaşıyorum iş yerinde. Bunun dışında sorunum yok, ama bir sabah uyandığımda çağ atlamış olmayı, ışık formunda gezegenleri geziyor olabilmeyi dilerdim. Çok mu uçuk oldu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle uçuk değil :) Ama ben burda biraz daha sizin için öznel olabilecek farklılıkları kastetmiştim.

      Sil