25 Haziran 2016 Cumartesi

Çocuk Gelinler






Merhaba arkadaşlar konum çocuk gelinler. Ben bu konuda farkındalık yaratmak istiyorum.
Çocuk  gelin deyince ÅŸu soruyu soruyorum ilk önce kendime; Çocuk mu? Gelin mi? EÄŸer bu ayrımın farkına tam anlamıyla varmışsak o zaman bu mutsuz sonla karşılaÅŸmayız. Åžimdi sizlere soruyorum Çocuk  mu? Gelin mi?

Çocuk: neÅŸesiyle etrafa mutluluk saçan ,cıvıl cıvıl,oyun ve oyuncaklarla gününe renk katan, ailesinin mutluluÄŸunu kat kat arttıran, Allahın bize verdiÄŸi hediye; fakat gelin çok farklı, omzunda sorumlulukları var, yapacakları, eÅŸine göstermesi gereken sevgisi, saygısı, ÅŸefkati, ilgisi vs bir sürü…
Bu fark sizce tek başına yeterli değil mi??

Åžimdi ülkeyi bu duruma iten sebeplerden bahsedeyim. BaÅŸta gelen en önemli sebeplerden biri “yoksulluk“(Ailenin gelir düzeyinin askeri ücretin altında olması veya yetmemesi).Cinsel taciz, çocuklara yapılan iÄŸrenç ÅŸiddet ve en önemlisi “düşük eÄŸitim seviyesi“çıkarıyor. Annenin veya babanın “kızım evlilik çağına gelmiÅŸtir, alın mektepten“ kararıyla belki de geleceÄŸe bir farklılık katacak kiÅŸiyi bu durumdan mahrum bırakıyor. Geleneksel aile çocuÄŸunu aileye belirli bir zaman için Tanrı tarafından verilmiÅŸ bir kutsal varlık olarak görürler ve kız çocuÄŸunun yerinin eÅŸinin yuvası olduÄŸunu söylerler. Evet doÄŸru biz kızların yeri belli bir yaÅŸa, olgunluÄŸa eriÅŸtikten sonra yeri eÅŸlerinin yanıdır ama kız çocuklarının deÄŸil!! Kız çocuklarının yeri ailesinin yanı, okulu eÄŸitim yuvasıdır. EÄŸitim durumunun düşük seviyede olması, ne yazık ki yanlış düşüncelere davetiye çıkarıyor.

Şimdi ülkemizdeki çocuk gelin oranlarına geldiğimizde bu olay %35 ile%45 arasında seyretmektedir.2014 yılında 15-17 yaş aralığındaki çocuk annelerin sayısı 21.992 ve üstü,15 ve altı yaşlarda çocuk anne sayısı 3.77.Yani bu demek oluyorki 3.77 kardelen, hiçbir söz hakkı tanınmadan, ailelerinin kendince doğru olarak verdikleri kararlara mahkum bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler.,

1948 yılında Ä°nsan Hakları Beyannamesi’nde 16.maddede “evlenecek olanların ancak kendi hür ve özgür iradesinin olması gerektiÄŸi” belirtilmiÅŸtir. Fakat görüyoruz ki bu özgürlüğün o çocuklara uÄŸradığı bile yok.

Yoksulluk her ne kadar kadın ve erkeÄŸi farklı ÅŸekilde etkilese de bu toplumun bir sorunudur.Yoksulluktan kadınların  daha fazla etkilendiÄŸi araÅŸtırmalarla ispat edilmiÅŸtir.Mesela bir erkek bir gününü 1 dolarla geçirme zorunluluÄŸunda ise bu kadında 25 sente kadar düşer.Yani kadın erkekten 75 sent daha az parayla geçinme imkanına sahip.
Bu konuyu anlatmaktaki asıl nedenim bu olayların kökünü kurutmak ve tamamıyla ortadan kaldırmak için gerekenlerin yapılması. Ne yapabiliriz? Ortak bir dil oluşturabiliriz, bunu sağlamanın tek yolu kadın ve erkek eşitliğini algılamayan zihinlere aktarmaktır. Kadın ve erkek eşit şanslara sahip olmalıdır. Bu eşitliği sağlıklı bir şekilde sağlamanın tek yolu ise eğitimden geçer. Eğitim her düşünceyi ve davranışı daha mantıklı ve sağlıklı hale sokar.
                                                                                            
Nasıl ki erkeklerde “zorunlu askerlik” var ve bu zorunlu askerliÄŸin belli bir yaşı var iÅŸte bu kural kadınlarda da geçerli olmalıdır.”Zorunlu Askerlik” yaÅŸlarının 18 olarak belirlenmesi ve bu yaÅŸa kadar kız çocuklarının hiçbir ÅŸekilde eÄŸitimine onu olumsuz etkileyecek ÅŸekilde yön verilmemelidir. Bir sürü DÄ°ED, TEMA veya gönüllü fidan dikimlerine gidiyoruz ve gelecek için bir fidan dikiyoruz. Ä°ÅŸte o fidanlardan çocuklarımızın hayatlarına da dikebiliriz. Bizler ileride anne ve baba olacağız, çocuklarımızı ve ondan sonra gelecek nesilleri gölgesi altına almalı bu fidan. Bir fidanda çocuklarımızın hayatına biz dikelim.

Bir sürü video film ve diziler yayınlansa da oradaki çocukların durumları gözler önüne serilse de biz hala bilinçlenemedik ve onların ne kadar etkili olduÄŸu da bir muamma…

Biz çok şanslıyız arkadaşlar ama ne yazık ki o çocuklar bizim kadar şanslı değiller. Ama biz onlar için birer şans olabiliriz.
Sizler burada oturuyorsanız ve ben bu konuyu anlatıyorsam hala UMUT var demektir…





Yazar: Sebile Dursunova


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder