Daha
önceki yazımda depresyonun ne olduğu ve belirtileri üzerinde durdum. Depresyonla
baş etmek için bilişsel bazı yöntemlere geçmeden önce depresyonun oluşmasında
etkili olan bazı düşünce yapıları üzerinde durmak istiyorum.
Bilişsel
terapistlere göre içinde bulunduğumuz durum bizi depresyona sokmaz depresyona
neden olan bizim düşünce yapımızdır. Bunu söylerken duygu ve davranışları da
yok saymazlar. Düşünce, duygu ve davranışlar sürekli ilişki içindedir.
Depresyonu
oluşturan düşünce yapılarını anlamadan depresyonla baş etmeye çalışmak yeterli
olmaya bilir o yüzden aşağı da kullandığımız bilişsel çarpıtmaları açıklamaya
çalıştım. İlk adım depresyonun altında ki düşüncelerimizi fark etmek. Tek
başına fark etmek bile bazen içinde bulunduğumuz durumları düzeltmeye
yarayabiliyor. Tabi sadece farkında olmak her şeyi çözmeye yetmiyor. Bu yüzden diğer
yazılarda ki teknikler sizlerden emek ve zaman istiyor.
Bilişsel
Çarpıtmalarımız
1)
Hep ya da Hiç Düşüncesi: Bu
çarpıtma hayatı siyah ve beyaz olarak iki kutuplu görmekle ilgilidir. Mesela
alanında başarılı bir öğrencinin derslerden birini yapamaması ve kendini
başarısız ve geri zekalı olarak etiketlemesi buna örnektir.
Bu düşünce hatası genellikle mükemmeliyetçilikle
birlikte olur. Bu kişiler kendi hatalarına karşı devamlı düşük tolerans
gösterir. Gerçekte ise hayat çoğu zaman
siyah ya da beyaz değil daha çok gri tonlardan oluşur.
2)
Aşırı Genelleme:
Adından da anlaşılacağı gibi olumsuz bir durumu aşırı genelleme durumudur.
Örneğin, lisedesiniz ve birinden hoşlanıyorsunuz ona açıldınız ve o, başka bir
sevdiği olduğunu söyleyerek sizi reddetti. Ve artık şöyle düşünmeye başladınız,
“ben artık kimseyle çıkamam diğerleri de beni reddeder”. Geçmiş hayatınıza
baktığımızda başka böyle bir deneyiminiz olmadı fakat siz yine de bu tek
durumdan yola çıkarak diğer durumların sonuçlarına etiketi yapıştırdınız.
3)
Zihinsel Filtre:
Pembe gözlük olayını bilirsiniz hayata hep olumlu yanından bakma (pollyannacılık).
Depresyonda ise bu durumun tam tersi olur. Devamlı olumsuz düşüncelere
takılırsınız ve bunun sonucunda her şeyin çok kötü olmaya başladığını
düşünürsünüz.
4)
Olumluyu Geçersiz Kılmak:
Bu zihin oyunu gerçektende çok ilgi çekici olabilir. Nasıl mı? Şimdi düşünün ki
depresyondasınız ve iş yerinde daha önceden girdiğiniz bir ihaleyi kazandığınız
için iş arkadaşlarınız sizi tebrik ediyor. Normal bir durumda bu olay sizi çok
sevindirebilir fakat depresyonda olduğunuzda bu başarıyı yok sayabilir hatta olumsuz
kulplar bulabilirsiniz.Mesela işi almakta ki payınızın aslında küçük olduğunu
ya da şans eseri bu işi aldığınızı düşünmek gibi.
5)
Sonuçlara Atlamak:
Somut kanıtlar olmamasına rağmen olumsuz değerlendirmeler yapma durumudur. İki
şekilde olur.
Zihin Okuma: Bu benim de çok kullandığım bir
bilişsel çarpıtmadır. Mesela bir arkadaşınız yanınızdan geçiyor ve size
baktığını ve selam vermediğini düşünüyorsunuz. Fakat gerçek durum bundan çok
farklı olabilir. Hepimiz bazen öyle boşluğa dalarız ki bakarız ama hiçbir şeyi algılamayız.
Falcılık Yapmak: Gelecekle ilgili
temeli olmayan düşünceleri içerir. Mesela hayatı boyunca yalnız ve başarısız
olacağını ve ne yaparsa yapsın bu durumu değiştiremeyeceğini düşünmek.
6)
Büyültme ve Küçültme:
Bu çarpıtma mekanizması hayata büyüteçle bakmaya benzer. İyi olduğumuz
durumları devamlı küçültür kötü olduğumuz durumları ise devamlı olarak
büyültür.
7)
Duygusal Kararlar:
Bu çarpıtmanın mantığı içinde bulunduğunuz duygu durumunu gerçeğin kanıtı
olarak algılamanızdır. Mantık, “kendimi çok başarısız hissediyorum o halde
başarısızım”.
8)
“-meli, -malı” cümleleri: "Şunu da yapmalıyım” ya da “Şunu yapmalıydı” gibi cümleler sizde ve
kullandığınız kişilerde baskı oluşturur ve öfkelendirir. Bu tarz cümleleri
çok sık kullanmanız durumunda kendi –meli, -malı’larınıza yetişemediğiniz için
depresif bir duruma girersiniz.
9)
Etiketleme:
Hatalarımıza dayanarak kendimize olumsuz etiketler yapıştırırız. Aşırı genellemenin
bir versiyonu olarak düşüne bilirsiniz. Mesela diğer erkekler gibi iyi futbol
oynayamadığınızı düşünüyorsunuz ve kendinizi genel olarak “yeteneksiz” ve “başarısız”
biri olarak etiketliyorsunuz. Bu çarpıtma hem mantıksız hem de çok yıkıcıdır.
Birey olarak yaptığınız tek bir şeyle kendinizi ölçemezsiniz.
10)
Kişiselleştirme:
Depresyonun en belirgin özelliklerinden biride karamsar düşünce yapısıdır. Kişiselleştirme
de, nedeni olmadığımız olumsuz olayların suçunu üzerimize alırız. Mesela
ortaokula giden bir çocuğunuz var ve onunla elinizden geldiği kadar
ilgileniyorsunuz fakat bu sıralar dersleri kötüleşti ve öğretmenlerinden
şikayetler gelmeye başladı. Ve siz hemen başlıyorsunuz kendinizi suçlamaya “ben
iyi bir anne değilim, çocuğumun başarısızlığı benim suçum”. Bu düşünce yapısı
içindeyseniz dünyanın yükünü tek başına taşımaya çalışıyorsunuz demektir ve bu
gerçektende çok yorucu bir iş. Şöyle bir düşünce oluşmuş olabilir “çocuklarımızın
sorumluluğu bizim elimizde bu endişelerimiz gayet doğal”. Tabi ki çocuklarınız
için endişeleneceksiniz fakat kendinizi yiyip bitiren bu düşünce yapısıyla ona
bir faydanız olmaz hatta istemeden zarar bile verebilirsiniz.
Peki
o zaman ne yapmalıyız?
Diğer
yazılarda bu düşünce yapılarınızın yerine daha işlevsel olanları koyabilmeniz
için bazı teknikler önereceğim. Şimdilik çocuğunuza düzenli bir vakit ayırmak
için bir program yapabilirsiniz. Sadece bunun bile çocukla ilişkilerinizi daha
fazla düzenleyeceğine eminim.
Zihinsel hapis bir yanılsamadır,
elinizde olmadan yarattığınız bir oyundur. Gerçek görünür; çünkü,gerçekmiş gibi
hissedersiniz. (David Burns)
Kaynaklar:
İyi hissetmek (Dr. David Burns), Psikoterapi ve psikolojik danışma kuramları (Richard
S. Sharf)
Okadar da korkutmasak Muhammet.Zira korku, endişe, karamsarlık hazır bekliyor.İlaçları düzgün kullanırsan biraz da farkındalığın varsa stabil yaşayabiliyorsun..Zaten, her hastalık tehlikeli değil mi?
YanıtlaSilÖncelikle Yorumun için teşekkürler. Belki ben tam farkedemedim belkide demek istediğimi yazıda iyi aktaramadım ama korkutmak derken ne demek istediniz? Birde ben psikolojik hastalıklarda ilaçsız tedavileri teşvik etmeyi tercih ediyorum :)
SilOn dokuz sene önceydi Muhammet oğlum.Eşim hastalandı, diyalize girmeye başladı, iki sene sonra oğlumu kaybettim, ardından travma tedavisi göremeden on sene eşimle kah altı-yedi ay yatılı, kah haftada üç gün diyalizde yanı başında kalmak suretiyle aşırı yıpranma nedeniyle kendimi feci bir şekilde hayattan soğumuş buldum.Diyordum ve iddia ediyordum ki (ablam bana bir yardım almamı önerdiği halde)'Ben terapiyle düzelirim.Asla öyle olmadı.Psikiyatri bir bilim dalıdır.Depresyon psikiyatrik hastalıkların nezlesidir tabir olarak hoşuma gitti de, ama ben asla düzelmedim.Ablam beni adeta sürükleyerek doktora götürdü.Diyaloglar ilginçti.Beynimizde bir maddenin eksildiği gerçeğini kabul ettim.Ve kendi kendine oluşması mümkün değildi.Zira hayattan vazgeçmek üzereydim. İlaçları kuzu kuzu içtim.Şimdi dozları düştü.Ama daha iyiyim, hatta çok daha iyiyim.Terapi daha ılıman vakalarda belki, ama ilaçlar gerektiğinde içilmeli bence.Bunu söylemek istedim.
YanıtlaSilZor günler geçirmişsiniz. Şu an kendinizi daha iyi hissetmenize sevindim:) Evet doktorunda dediği gibi beynimizde ki serotoninin(yanlış hatırlamıyorsam) eksilmesi depresif bir ruh haline girmemizi etkiliyor. İlaçlar sayesinde dışarıdan bu maddeyi alabiliyoruz. Genelde depresyon tedavisinde ilaç+terapi birlikte kullanılır. Ben kesinlikle tedavide ilaç kullanılmasın demiyorum. Bu konularda yeterli deneyimim olmadığı için araştırmalardan yola çıkıyorum ve bu sonuçlara görede bilişsel terapi tek başına ilaçlardan daha etkili görünüyor.
YanıtlaSilÇok isterim terapi görmek. İstanbul'a gidince araştırayım. Zira gerçekten uzman biriyle konuşmak yararlı olur. Gerçi psikiyatrım, her kontrolde bana yarım saatini ayırıyor ve gittikçe düzeldiğimi, birçok şikayetimin yaşadıklarımla ve dahası karakterimle de ilgili olduğunu söylüyor. Başarılarının devamı dileklerimle.
SilTeşekkürler (:
SilUmarım terapiden istediğiniz sonuçlara ulaşabilirsiniz (:
Muhammet oğlum, fazla oldum ama yazılarınızı kaçırmak istemiyorum. E-maille takip butonu eklemeniz mümkün mü? Şimdiden teşekkürler :)
SilNe demek tabiki eklerim (:
SilDaha yok :)) Bekliyorum oğlum.
SilFeed hatası falan dedi ekleyemedim o yüzden. vakit bulamadığîmdan hatayı düzeltmeye vaktim olmadı. Nasl dúzelteceğimi şu an bilmiyorum ama internetten bulurum (:(:
SilHatayı düzeltemediğim için ekleyemedim kusura bakmayın..
Silİyi Hissetmek kitabı benim de önerdiğim kitaplardan.Yazılarınızı okuyorum.Benim yazılara göre daha bilimsel yazıyorsunuz.Meslektaş olarak her zaman yanınızdayım :) Bilmenizi istedim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim desteğiniz gerçekten çok ònemli benim için. Bilimsel yazmam birazda bu alanda yeni olmamla ilgili olabilir gibi geliyor zamanla yazılarda benimle birlikte gelişir inşallah (:
SilBen de ilgiyle okudum yazınızı. Ben de anemi kaybettikten sonra destek aldım. Bazı konuların üstesinden tek başımıza gelemiyoruz. Şema terapi yaptı doktorum ve bilişsel çarpıtmalar başlıkları altında verdiğiniz maddelerden hangilerinin beni etkilediğini tespit ettik.Ama açıkcası tedavi kısmında terapi, depresyonun şiddetine göre değişmekle birlikte tek başıma etkili olamıyabiliyor. Faydalı bir yazı olmuş. Teşekkürler. Saygılar
YanıtlaSilGeçmiş olsun. Depresyonun farklı dereceleri mevcut özellikle skalada üstlerdeki bir depresyonu uzman yardımı almadan atlatmak gerçekten çok zor. Eğer imkan varsa bir uzmandan yardîm almak en iyisi ama yine de herkesin bu imkanı olmayabiliyor.
SilYorumunuz için teşekkürler (: