Merhaba arkadaşlar konum çocuk gelinler. Ben bu
konuda farkındalık yaratmak istiyorum.
Çocuk gelin deyince şu soruyu soruyorum ilk önce
kendime; Çocuk mu? Gelin mi? Eğer bu ayrımın farkına tam anlamıyla varmışsak o
zaman bu mutsuz sonla karşılaşmayız. Şimdi sizlere soruyorum Çocuk mu? Gelin mi?
Çocuk: neşesiyle
etrafa mutluluk saçan ,cıvıl cıvıl,oyun ve oyuncaklarla gününe renk katan,
ailesinin mutluluğunu kat kat arttıran, Allahın bize verdiği hediye; fakat
gelin çok farklı, omzunda sorumlulukları var, yapacakları, eşine göstermesi
gereken sevgisi, saygısı, şefkati, ilgisi vs bir sürü…
Bu fark sizce
tek başına yeterli değil mi??
Şimdi ülkeyi bu
duruma iten sebeplerden bahsedeyim. Başta gelen en önemli sebeplerden biri
“yoksulluk“(Ailenin gelir düzeyinin askeri ücretin altında olması veya
yetmemesi).Cinsel taciz, çocuklara yapılan iğrenç şiddet ve en önemlisi “düşük
eğitim seviyesi“çıkarıyor. Annenin veya babanın “kızım evlilik çağına
gelmiştir, alın mektepten“ kararıyla belki de geleceğe bir farklılık katacak
kişiyi bu durumdan mahrum bırakıyor. Geleneksel aile çocuğunu aileye belirli
bir zaman için Tanrı tarafından verilmiş bir kutsal varlık olarak görürler ve
kız çocuğunun yerinin eşinin yuvası olduğunu söylerler. Evet doğru biz kızların
yeri belli bir yaşa, olgunluğa eriştikten sonra yeri eşlerinin yanıdır ama kız
çocuklarının değil!! Kız çocuklarının yeri ailesinin yanı, okulu eğitim
yuvasıdır. Eğitim durumunun düşük seviyede olması, ne yazık ki yanlış
düşüncelere davetiye çıkarıyor.
Şimdi ülkemizdeki çocuk gelin oranlarına
geldiğimizde bu olay %35 ile%45 arasında seyretmektedir.2014 yılında 15-17 yaş
aralığındaki çocuk annelerin sayısı 21.992 ve üstü,15 ve altı yaşlarda çocuk
anne sayısı 3.77.Yani bu demek oluyorki 3.77 kardelen, hiçbir söz hakkı
tanınmadan, ailelerinin kendince doğru olarak verdikleri kararlara mahkum bir
şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler.,
1948 yılında İnsan Hakları Beyannamesi’nde
16.maddede “evlenecek olanların ancak kendi hür ve özgür iradesinin olması
gerektiği” belirtilmiştir. Fakat görüyoruz ki bu özgürlüğün o çocuklara
uğradığı bile yok.
Yoksulluk her ne kadar kadın ve erkeği farklı
şekilde etkilese de bu toplumun bir sorunudur.Yoksulluktan kadınların daha fazla etkilendiği araştırmalarla ispat
edilmiştir.Mesela bir erkek bir gününü 1 dolarla geçirme zorunluluğunda ise bu
kadında 25 sente kadar düşer.Yani kadın erkekten 75 sent daha az parayla
geçinme imkanına sahip.
Bu konuyu anlatmaktaki asıl nedenim bu olayların
kökünü kurutmak ve tamamıyla ortadan kaldırmak için gerekenlerin yapılması. Ne
yapabiliriz? Ortak bir dil oluşturabiliriz, bunu sağlamanın tek yolu kadın ve
erkek eşitliğini algılamayan zihinlere aktarmaktır. Kadın ve erkek eşit
şanslara sahip olmalıdır. Bu eşitliği sağlıklı bir şekilde sağlamanın tek yolu
ise eğitimden geçer. Eğitim her düşünceyi ve davranışı daha mantıklı ve
sağlıklı hale sokar.
Nasıl ki erkeklerde “zorunlu askerlik” var ve bu
zorunlu askerliğin belli bir yaşı var işte bu kural kadınlarda da geçerli
olmalıdır.”Zorunlu Askerlik” yaşlarının 18 olarak belirlenmesi ve bu yaşa kadar
kız çocuklarının hiçbir şekilde eğitimine onu olumsuz etkileyecek şekilde yön
verilmemelidir. Bir sürü DİED, TEMA veya gönüllü fidan dikimlerine gidiyoruz ve
gelecek için bir fidan dikiyoruz. İşte o fidanlardan çocuklarımızın hayatlarına
da dikebiliriz. Bizler ileride anne ve baba olacağız, çocuklarımızı ve ondan
sonra gelecek nesilleri gölgesi altına almalı bu fidan. Bir fidanda
çocuklarımızın hayatına biz dikelim.
Bir sürü video film ve diziler yayınlansa da oradaki
çocukların durumları gözler önüne serilse de biz hala bilinçlenemedik ve
onların ne kadar etkili olduğu da bir muamma…
Biz çok şanslıyız arkadaşlar ama ne yazık ki o
çocuklar bizim kadar şanslı değiller. Ama biz onlar için birer şans olabiliriz.
Sizler burada oturuyorsanız ve ben bu konuyu
anlatıyorsam hala UMUT var demektir…
Yazar: Sebile Dursunova
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder